17 Aralık 2011 Cumartesi

willkommen

Öncelikle merhaba.
Artık kimeyse bu merhaba.Sanki benden başkası varmış gibi,benimki de laf.
Benden başka kimse yok çünkü,lanet olası inadım yüzünden blog olayına hep önyargı ile yaklaştım.
Sanki herkesin var diye benim de olmak zorunda mı? "Ne kadar popüler bir şey bu canım!" diye diye kendimi soğuttum.
Popüler kültüre karşı olan düşmanlığım burda da yakamı bırakamadı.
Ama fark ettim ki,insanlar yazdıkça rahatlıyormuş.
Ee ben defterlerime de yazıyorum -ama burası başkaymış. Paylaştıkça insanlarla,
direkt olarak iletişim halinde olmak ayrı bir güzellikmiş. "Ee," dedim "..twitter'a el attıydım ben,olmaz mı oralar?"
"Kim sığmış ki sınırlı karakterlere?" dediler. Düşündüm,insanlar bile çift karakterli - hatta çoğu çoktan seçmeli.-
Bir insan tüm yaşadıklarıyla,anılarıyla,duygularıyla sığar mı sınırlara?

En çok da öyle bir insan telkin etti ki beni buraya,onu kırmam veya yok saymam imkansız gibi bir şey oldu.
Sevdiğimiz insanların sözlerine önem vermek,sevilmenin en önemli unsurlarından biri değil midir? Ben şahsen umursandığımı gördükçe daha bir sarılırım karşımdaki kişiye. Aksi takdirde salak yerine konmak,salak yerine koyan insanın en büyük salaklığıdır.
Bunun öncesinde,facebookta not yazmanın meşhur olduğu dönemlerde meşgul ederdim insanları cümlelerimle.
Baktım orası eski rağbeti görmemekte. Ordan da soğuttular beni,ne yapalım. Döndüm,dolaştım en çok da biriktim ve buradayım.

İlk yazı olduğundan mütevellit biraz kendimi anlatmak lazım gelir diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Ben takıntılı,gıcık,yalnızlığı ilke edinmiş,vaktinin çoğunu etkinlik olmadıkça evde geçiren,
yemek yapmayı ve yemeyi seven(kısaca hobi olarak ev hanımlığı yapan),arkadaş canlısı ama bir o kadar arkadaştan uzak olan,
kitap okumayı neredeyse ABC'yi öğrendiğinden beri seven ve yaşlılığında büyük bir kitaplığa sahip olmayı düşünen,
genelde her şeyi düşünen,kafasına takan ve sürekli kafasında kurup kurup kendine eziyet eden,
asla ama asla sevmediği bir bölümde okumak zorunda olan,inanç olaylarına pek sıcak bakmayan,uyumayı deli gibi seven fakat
geceleri uyku problemi çeken..diye aslında uzayıp giden kendine münhasır bir kimseyim. Ama özünde iyi bir insanım. Geleceğe dair umutlarımı ve hayallerimi henüz kendim bile kestiremezken size
onlar hakkında pek bir bilgi veremeyeceğim. Sanki pek umurunuzdaymış gibi,bir de açıklama yapıyorum. Olsun,buralar hep benim değil mi ?
İstediğim düdüğü öttürmekte serbest olduğum düşüncesindeyim. Şimdi pek uzatmadım. (uzatmadım,yalan mı?) Nasılsa
estikçe geleceğim,dökülüp gideceğim. İster okuyun,ister okumayın. Ben buraya sizin için değil,kendim için geldim.